Boğaziçi
Üniversitesinde bu yıl ilki yapılan İK Zirvesi bilinen ama hatırlanmasında
fayda olan bilgileri su yüzüne çıkardı. Her ne kadar biz İK’cılar işimizin ne
kadar önemli ve üzerimize düşen payın büyük olduğunu bilsek de CEO’ların ve
profesörlerin de bakış açılarını son zamanların gündem konusu olarak bu alana
kaydırdığını görüyoruz. “İK demek gelecek demek” felsefesine yakın olduklarını
görmek bizleri geleceğin kurucularının bizler olduğu düşüncesine bir
adım daha yaklaştırdı.
Kurumsal
yönetimlerin ilkeleri diye başlasan da en temel konunun odak noktası belki
de “doğru işe doğru insan” kavramıydı. “Doğru insanlardan oluşmayan
bir ekip/kurum, ne kadar kurumsal olursa olsun istenilen sonuçları vermez”
düşüncesi biz İK’cıların aslında önemli rolünün herkes tarafından kabul
edildiğini ve üzerimize düşen sorumluluğun ne denli büyük olduğunu hatırlatmaya
yetti.
“Dünyanın
en iyi futbolcularını da getirseniz, bir teknik direktör onları bir araya
getiremiyorsa sonuç başarılı olmaz” düşüncesi ekip ve yönetici uyumunu
vurgulamak için biçilmez kaftandı. Her kurum zaman zaman krizler
yaşayabilir elbette, krizler ancak paylaşılarak; aile olarak çözülür mantığında
olan CEO’ların, yöneticilerin insanın kaynağına ve ekiplerin uyumuna bu denli özenli
ve optimist yaklaşmaları kurumları ileriye taşıyacak ve bireyi sadece çalışan
tanımından çıkartıp, birey olarak hakettiği değeri görmelerini sağlayacaktır.
“Başarıyı mutluluk,
İK’yı vazgeçilmez” olarak niteleyen bir yönetimin çalışanları böyle ideal
şirketlerde çalıştıkları sürece başarılı olurlar.
Unutulmamalıdır
ki, ekibin seçimi kadar çalışanların mutluluğu da başarıya götürecek adımların
başındadır. Sadece finansal başarı kalıcı olmaz. Sonuç olarak bir işin,
kurumun, kültürün, başarının SÜRDÜRÜLEBİLİR olması için ekiplerin
seçimi kadar değerlerin karşılıklı uyuşması çok önemlidir, çünkü değerler
değişmez! Çalışanın beklentileri ile firmanın gittiği yolun kesiştiği noktada
SÜRDÜRÜLEBİLİR BAŞARI kaçınılmaz olur..
Nice Sürdürülebilir Başarılara...
0 yorum