5 Mart 2015 Perşembe


Son günlerin en çok konuşulan ve gerek işverenleri gerekse çalışanların işletmeleri bakış açısını etkileyen kavram olan İşveren Markasının ne olduğundan söz ederek konuyu incelemeye başlayalım..


İşveren Markası Denilince ne anlıyoruz?
Yukarıda bulunan resimden de anlaşılacağı üzere, İşveren markasının yüzü İnsan Kaynakları olarak tanımlayabiliriz ancak bu tanımı bu haliyle bırakırsak, eksik ve yavan olacaktır. Öncelikle işveren markasının tanımından başlayarak devam edelim İnsan Kaynakları ile ilişkisine.

İşveren markasının İK’ya etkisi üzerinde duracak olursak;


  İşgücü devir hızını düşürür,
ü  Nitelikli işgücünü çekme konusunda etkilidir,
ü  Çalışan motivasyonunu belirler,
ü  Aidiyet duygusu oluşturmada ilk ve tek etken olmasa da, etkilidir.
ü  Mutlu çalışanlar oluşturmak için etkinlik oluşturulmasında rol oynar,
ü  Kurum kültürü oluşturulmasını sağlar,
ü  Performansa direk olmasa da endirekt olarak etki eder.

Yukarıda değindiğimiz etkiler üzerinden gidecek olursak, İşletmeleri başarılı kılan kar oranları değil; işgörenleri motive ve memnun etme düzeyleri olarak konumlandırıldığı şu günlerde, siz bu açıdan bakamazsanız yüksek nitelikli çalışanları kaybetmeye mahkum olursunuz.
Her ne kadar yukarıda bu şekilde değinmiş olsak da, bu kavramdan sadece İnsan Kaynaklarının görevi olduğu olgusunu çıkarmak bizleri bir yanlışa sürükleyecektir. İşveren Markası, İnsan Kaynaklarının öncülüğünde tüm birimler ve yönetim tarafından desteklendikçe anlam kazanır. Bu bahsettiğimiz kriterleri maddelendirmek istersek, temel de 4 ana kriter karşımıza çıkacaktır. Bunlar;
1.       Sürdürülebilir olmak :
Sürdürülebilir işveren markaları, bunu sadece insanların dışarıdan uygulanıyor olduğunu kanıtlamak için uğraşmıyor. Bu çalışmaları şirket kültürlerine yaymaya çalışarak gerçeklik taşır nitelikte yapıyorlar.
2.       Pes etmemek :
İşveren markası çalışmaları yapma hazırlığındaki şirketler, 'Bir de bu mu çıktı?' sorusuyla karşı karşıya kalabiliyor. Bir kısmı, bu konsepti duyar duymaz çalışmadan hemen vazgeçiyor, bir kısmı da pes etmeden konsept konusunda çalışmaya devam ediyor. Devam eden şirketler başarıya ulaşıyor.
3.       Başarılı olan şirketlerin hiçbiri, 'Tüketici markası güçlü ise işveren markası da güçlüdür.'
paradigmasına yaslanmıyor.
4.       Yukarıda özellikle değindiğimiz gibi; sadece insan kaynaklarının, kurumsal iletişimin ya da iç
iletişimin işi olarak görmeyerek, konunun bütünsel bir biçimde ele alınması gerekliliği. İşveren markası çalışmaları şirketin pazarlama, iletişim ve insan kaynakları departmanları ile üst yönetimin desteği alınarak tamamen entegre biçimde gerçekleştiğinde başarıya ulaşacaktır.

İşveren Markasına Giriş olarak başladığımız bu yazımızın, konuya daha derinlemesine incelediğimiz ve katkı yaparak geliştireceğimizi umduğumuz yazılarımızla devam ediyor olacağız..

İK Geliştirme platformu olarak İşveren Markası farkındalığı yaratabiliyor ve keyifle okunmasını sağlıyor olmak dileğiyle J

0 yorum

Follow Me