Son günlerin en çok konuşulan ve gerek işverenleri gerekse
çalışanların işletmeleri bakış açısını etkileyen kavram olan İşveren Markasının
ne olduğundan söz ederek konuyu incelemeye başlayalım..
İşveren Markası Denilince ne anlıyoruz?
Yukarıda bulunan resimden de anlaşılacağı üzere, İşveren
markasının yüzü İnsan Kaynakları olarak tanımlayabiliriz ancak bu tanımı bu
haliyle bırakırsak, eksik ve yavan olacaktır. Öncelikle işveren markasının
tanımından başlayarak devam edelim İnsan Kaynakları ile ilişkisine.
İşveren markasının İK’ya etkisi üzerinde duracak olursak;
İşgücü devir hızını düşürür,
ü
Nitelikli işgücünü çekme konusunda etkilidir,
ü
Çalışan motivasyonunu belirler,
ü
Aidiyet duygusu oluşturmada ilk ve tek etken
olmasa da, etkilidir.
ü
Mutlu çalışanlar oluşturmak için etkinlik
oluşturulmasında rol oynar,
ü
Kurum kültürü oluşturulmasını sağlar,
ü
Performansa direk olmasa da endirekt olarak etki
eder.
Yukarıda değindiğimiz etkiler
üzerinden gidecek olursak, İşletmeleri başarılı kılan kar oranları değil;
işgörenleri motive ve memnun etme düzeyleri olarak konumlandırıldığı şu
günlerde, siz bu açıdan bakamazsanız yüksek nitelikli çalışanları kaybetmeye
mahkum olursunuz.
Her ne kadar yukarıda bu şekilde
değinmiş olsak da, bu kavramdan sadece İnsan Kaynaklarının görevi olduğu
olgusunu çıkarmak bizleri bir yanlışa sürükleyecektir. İşveren Markası, İnsan
Kaynaklarının öncülüğünde tüm birimler ve yönetim tarafından desteklendikçe
anlam kazanır. Bu bahsettiğimiz kriterleri maddelendirmek istersek, temel de 4
ana kriter karşımıza çıkacaktır. Bunlar;
1. Sürdürülebilir olmak :
Sürdürülebilir işveren markaları, bunu sadece
insanların dışarıdan uygulanıyor olduğunu kanıtlamak için uğraşmıyor. Bu
çalışmaları şirket kültürlerine yaymaya çalışarak gerçeklik taşır nitelikte yapıyorlar.
2.
Pes etmemek :
İşveren markası çalışmaları yapma hazırlığındaki
şirketler, 'Bir de bu mu çıktı?' sorusuyla karşı karşıya kalabiliyor. Bir
kısmı, bu konsepti duyar duymaz çalışmadan hemen vazgeçiyor, bir kısmı da pes etmeden
konsept konusunda çalışmaya devam ediyor. Devam eden şirketler başarıya
ulaşıyor.
3. Başarılı olan
şirketlerin hiçbiri, 'Tüketici
markası güçlü ise işveren markası da güçlüdür.'
paradigmasına yaslanmıyor.
4. Yukarıda özellikle
değindiğimiz gibi; sadece insan kaynaklarının, kurumsal iletişimin ya da iç
iletişimin işi olarak görmeyerek, konunun bütünsel
bir biçimde ele alınması gerekliliği. İşveren markası çalışmaları şirketin
pazarlama, iletişim ve insan kaynakları departmanları ile üst yönetimin desteği
alınarak tamamen entegre biçimde gerçekleştiğinde başarıya ulaşacaktır.
İşveren Markasına Giriş olarak başladığımız bu yazımızın,
konuya daha derinlemesine incelediğimiz ve katkı yaparak geliştireceğimizi
umduğumuz yazılarımızla devam ediyor olacağız..
0 yorum