Harward Business Review’ın Ocak-Şubat sayısında dikkati çeken bir çok konu olmasına rağmen İnsan Kaynakları’nın gidişatının değiştiğine inandığımız şu günlerde özellikle de Finansbank İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hakan ALP’in detaylı olarak değindiği “İnsan Sermayesine Geçişten Bahsederken ‘Kariyer Yönetimi’ Yapmak Mümkün mü?” başlıklı yazısına değinmek istedik.
Y kuşağının iş hayatına
atılımının yoğunluk kazandığı son dönemde beklentilerin İnsan kavramı üzerinde
temellenmesi bizleri şaşırtmıyor.
Sürecin geçişinden bahsetmeden
hemen önce Human Capital yani İnsan Sermayesi kavramını tanımlamakla
başlayalım.
İnsan Sermayesi
(Human Capital) nedir?
OECD Gözlemleri içinde yer alan
ve İnsan Sermayesi başlığı ile değinilen yazıda; “İnsan sermayesi geniş anlamda
bireylerin genel ve mesleki eğitim yoluyla edindikleri beceri ve öğrenim ile
kendi doğal yetenek ve kabiliyetlerinin bir bileşimini kapsar şekilde
tanımlanır. İnsan sermayesi kavramını şevkle benimsemiş olan iş dünyası ise, insan
sermayesi kavramını daha dar tanımlama eğiliminde olup bu kavramı esas
itibariyle işgücünün bir şirketin ya da belirli bir sektörün başarısıyla
doğrudan ilgili beceri ve yetenekleri olarak görmektedir.” olarak
tanımlanmaktadır.
Bu tanımın aslında yetersiz kaldığını ve bu kavramdan
beklentilerin, tanımlananın çok daha üzerinde olduğunun farkındayız. Bu
çağrışım altında yatan sebep “SERMAYE” kavramıdır şüphesiz hepimiz biliyoruz.
Y kuşağını neden göstermek belki
de hepimizin işine gelen bir kaçış noktası olabilir bu esnada ancak kuşak
ayrımı yapmadan insanın doğasında olan hep daha iyiyi istemektir aslında.
Sadece bu istemenin Y kuşağında daha hissedilir ve belirgin olması bizleri Y
kuşağının ardından ortaya çıkan bir trend içine sokabilir. Burada Y kuşağının
üzerinde durmamın sebebi yazısından esinlendiğimiz Hakan Alp Bey’in
Finansbank’ta yapılan araştırmanın sonuçlarına 5 madde değinirken hepsinde Y
kuşağını hedef alması belki de. Kabul edilmemesi tartışma konusu dahi olmayacak
bir kuşak farkını kesinlikle savunuyoruz. Y kuşağı, beklentilerini daha çabuk
ve net dile getiren, verilenle yetinmeyen, teknolojinin de etkisi ile daha
hızlı sonuç almaya odaklı, özel yaşamından ödün vermek istemeyen bir nesli
temsil ediyor. Ancak X kuşağının aynı duyguları paylaşmadığını iddia edemeyiz
gözlemlerimizden kıyasla. Sadece farkın zamanın uyumdan kaynaklı olarak X
kuşağının duygularını kendi içinde daha bastırdığını ve kendini mevcut
koşullarla tatmin etmeye çalıştığını görüyoruz.
Hakan ALP Bey’in araştırma sonuçlarına değinecek olursak;
Y kuşağının genel çerçevede en çok önem verdiği
ilk 4 konu;
1. Kariyerde Yükselme,
2. Maaş-Yan Haklar,
3. Eğitim-Gelişim,
4. Takdir
- Yapılan araştırma sonucunda, Y kuşağının, kariyer yolunun kendileri tarafından çizilmesine önem verildiği ortaya çıktığı,
- Eğitim seviyesi gibi unsurların farklı görevlerde farklı beklentilere neden olduğu,
- Takdir konusunun tüm Y kuşağının özelinde önem verilen bir konu olduğu ve takdir edilmemenin çalışanlar için ciddi bir demotivasyon niteliği taşıdığı,
- Y kuşağı ile ilgili yapılan araştırmalarda sıklıkla görülen iş-özel yaşam dengesi, esnek çalışma imkanı gibi unsurların iş hayatına girilmesinin ardından geri planda kaldığı görülüyor.
Bu kapsamlı makaleden de
anlaşıldığı üzere Y kuşağını yönetmek sanıldığı kadar zor değil. Ancak, bazı
şirketlerin yapıları, İnsan’ı Sermaye olarak bile görmeye alışamamışken bu
anlayışın benimsenmesi zaman alacaktır.
Elbette kişilerin kendi
kariyerlerini oluşturmalarını beklemek çağımızın çok ötesinde olur … Fakat sermaye
olarak insan kavramının üzerinde durulduğu şu günlerde şirketlerin “kariyer
yönetimi” süreçlerinin olmasını beklemekten daha doğal bir sonuç olamaz.
“İnsan Sermayesine geçişten
bahsederken ‘kariyer yapmak’ mümkün mü?” sorusunun cevabını her ne kadar
verebilecek olsak da, zamanın ilerlemesi ile daha somut konuşuyor olacağız ama
öncesinde İnsan’a sermaye olarak bakılmasını daha yakından görmeyi umuyoruz.
0 yorum