6 Ocak 2015 Salı


2015 girdiğimiz günlerin daha başında olmamıza rağmen bu yılın İk açısından nasıl geçeceğini görmek ve rotamızı buna göre şekillendirmek hem çalışan hem de kurumlar için kaçınılmaz olacaktır.

Bu yılın gündem konuları her zaman olduğundan daha yoğun olarak çalışanlara yönelik olacak ve bu uygulamalara dikkat etmeyen şirketlerin yetenek kayıpları kaçınılmaz olarak yaşanacağı gibi geriye gitme noktasında farkında olmadan adım atacakları aşikardır.
 
 Gündem konularımızı şöyle sıralayabiliriz.
  1.       Çalışan Bağlılığı Yaratma
  2.       İç iletişim uygulamaları
  3.       Yeteneklerin Yönetilmesinde Farklılık Yaratma
  4.       Sürdürülebilir Olma


Çalışan Bağlılığı ve iç iletişim uygulamaları belki önceki yıllarda da karşımıza çıkan kavramlardı ama bu yıl bunu gerçekleştiremeyen şirketlerde işten ayrılışların daha yoğun yaşanacağının sinyalini şimdiden verelim.

Peki ya yetenek yönetimi uygulamalarına bile geçememiş şirketler varken fark yaratma ve sürdürülebilir olma kavramı neden?

Bir çalışanın kendisini kurumuna ait hissetmesi kurumu çok daha iyi temsil etmesi, kendini bütünün bir parçası olarak görmesi anlamına gelir. İç iletişim çalışmaları ile sağlanan motivasyon, gerek kurum içinde gerekse de dışında başarıyı getiren en önemli faktörlerden biridir.  Herkes birilerini, birşeyleri yönetir. Ama önemli olan farkı ve farklılığı yönetebilmek olmalı bu yıl.

Birey yaşı kaç olursa olsun değer görmek ister, yeri gelir eleştirel yaklaşmaya özen gösterir ancak son yıllarda bu kadar Y kuşağının beklentilerinden söz ederken, Z kuşağına daha da eleştirel bakacağının unutulmaması gerekir. Kuşak ne olursa olsun beklentilerin karşılanmasının yanında sürdürülebilirlik olgusu işe ve işverene bakışı belirleyen etken olarak göz çarpacak unsurların başında gelir.

Peki bu sayılanları gündem konusu yapan ne?

Her zaman olduğu gibi işini en iyi şekilde yapmak için uğraşan çalışanların artık kendilerine soracakları “Ben işimi en iyi şekilde yapıyorum ama şirket benim için ne yapıyor” sorusu etkili olacak.  Sosyal bir varlık olan bireyin, en çok zamanını geçirdiği yer olan işyeri, kendisine verilen değeri görmek isteyeceği bir ayna görevi görecek özellikle bu sene.
 
Bir iktisat yasası gibi görünse de ilk başta, “Talep- Arz Dengesi” üzerinde yapılan mukayeseler çalışanlar tarafından sıklıkla dile getiriliyor olacak. Bu dengeye cevap verebilen şirketler, kayıpları en aza indirebilecekler.


Peki neden işveren bunu yapmalı?

Yapılan düzenli araştırma sonuçlarının karşımıza çıkardığı sonuç; şirket bağlılığı yüksek çalışanların, bağlılık düzeyi düşük çalışanlara kıyasla daha yüksek performans sergilediğidir. Günümüz küresel ekonomi koşullarında, üretim verimliliğindeki küçük bir gelişmenin dahi şirketinizin performansını ve rekabet gücünü olumlu yönde etkileyeceği unutulmamalıdır.

 
İşveren bu konulara yönelirken başka neler kazanır sorusuna hemen değinelim.

Çalışanların beklentilerinde kendilerini geliştirmek ve motive etmek üzerine atılım yapan işveren veya kurumlar bağlılık sağlar. Bağlılık neden bu kadar önemli sorusunu gelse de akıllara, işverenin performansı yüksek bir çalışanı kaybettiğinde yeteneğin kaybının getirdiği işgücü maliyetleri, ölçülebilen sonuçların da ötesindedir bazen.

Zamanın yetenekleri yönetmenin de bir adım ötesine geçtiği bugünlerde, çalışanlarına yatırım yapan, gelişen ve geliştiren şirketler, başarılarını sürdürebilirken; sadece iş yapılsın, o gider başkası gelir mantığında devam eden şirketler ise gözden düşmeye, yetenek kayıplarına ve anlık başarılarla yetinmeye mahkum olacaktır.
 

Yeni bir yılda “FARK YARATANLARIN FARKINA VARMAK VE FARK YARATABİLMEK” dileğiyle..

0 yorum

Follow Me